işaretiyle ve İmam-ı Ali'nin (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Âzam'ın kat’i ihbarıyla tahakkuk etmiş olan Risale-i Nur’un, siyasetle alâkası yoktur. Fakat, küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşilik ve üstü olan istibdad-ı mutlakı, esasıyla bozar; reddeder. Emniyeti ve asayişi ve hürriyeti ve adaleti temin eder. Risale-i Nur’a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilmez. Daha kimseyi o bahane ile inandıramazlar. Fakat, cepheyi değiştirip, din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid’a taraftarları ve enaniyetli sofi meşreblileri, bazı kurnazlıklar ile, Risale-i Nur’a karşı iki sene evvel İstanbul’da ve Denizli civarında olduğu gibi istimal etmeye münafıklar belki çabalıyacaklar. İnşaallah muvaffak olamazlar.
***
Kardeşlerim,
Şimdi tam tahakkuk etti ki; resmen bana ihanet ve hakaret etmek, onunla teveccüh-ü âmmeyi hakkımda kırmak için gizli bir tedbir kurulmuş. Benim bütün dostlarımı -perde altında- soğutmak ve ürkütmeye çalışıyorlar. Halbuki Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, onların bütün propagandalarını zîr ü zeber ediyor. Gerçi, böyle dinsizlik hesabına bana olan hakaret, bir derece beni sıkıyor; Eski Said’den kalma bazı damarlarıma dokunuyor. Fakat Risale-i Nur’un harika fütuhatı ve şakirdlerinin ehl-i hakikat nazarında ve ruhanî ve melâikeler yanında hürmet ve merhametle karşılanmaları, benim şahsıma gelen ihanet ve hakaretlerin sivrisinek kanadı kadar ehemmiyeti kalmaz. O bedbaht ehl-i ihanet, dindarlık cihetiyle, ehl-i din ve ehl-i ulûm-u diniyenin hürmetini kırmak dine bir ihanet olduğu cihetinde, ruhanî ve melâikelerin ve ehl-i iman ve ehl-i hakikatin nazarında mel’un olduğu gibi; binden ancak bir-iki serserinin veya zındığın aferinini kazanırlar. O bedbahtlar bana hakaret etmekle, güya Risale-i Nur’un nüfuzunu kırıyor. Şahsımı menba zannedip beni çürütmekle Risale-i Nur sukut edecek gibi ahmakane bir zan ile şahsıma tecavüz oluyor.
Ben de derim: Ey bana dinsizlik hesabına ihanet ve hakaret eden bedbahtlar! Kat’iyen size haber veriyorum; yakında -tevbe etmemek şartıyla- hiç çare-i halâs yok ki, ecel cellâdıyla sen, idam-ı ebedî ile ölüm darağacı ile asılacaksın! Şeraretli ruhun dahi ebedî bir haps-i münferidde mahkûm olmakla beraber ehl-i iman ve ruhanîlerin nefret ve lânetini kazanacaksın!