büyük bir dârülfünunun kurulmasına çalışması, birbirini takib eden ve birbirini tamamlayan bu zamanda âlem-i İslâmı şiddetli alâkadar eden iki mühim meseledir. Bu iki netice-i azime; hem bu milleti, hususan şark vilâyetlerini hem dört yüz milyon İslâm milletlerini, hem sulh-u umumiye muhtaç Hristiyanlık dünyasını da alâkadar edip ve tesirini gösteren medar-ı iftihar iki ehemmiyetli hadisedir. Ve İslâm dininin ve Kur’an hakikatlerinin küllî ve umumî iki naşiri ve ilâncısıdır.
Üstadımız elli beş seneden beri azamî gayretle ve müteaddid vesilelerle Şarkî Anadolu’da Camiü’l-Ezher'e muvafık Medresetü’z-Zehra namıyla bir İslâm üniversitesinin kurulması için çalışmış ve bunun kat’î lüzumunu daima ileri sürmüştür. Reis-i cumhura ve Başvekile hitaben onları bu meseleden tebrik eden Üstadımızın yazısında denildiği gibi, Şark dârülfünunu, âlem-i İslâmın bir nevi merkezinde olarak beyne’l-İslâm medar-ı iftihar bir makam kazanacaktır. O vilâyetlerde medfun çok aziz ve mübarek binlerle ulema ve arifîn, şühedâ ve muhakkıkîn ecdadlarımızın mazideki pek kıymetli ve kudsî hizmet-i diniyeleri, manevî, baki hasletleri, bu dârülfünunla dahi tecessüm ederek vazife-i imaniyelerini daha geniş bir sahada yapacaklardır.
Şark Üniversitesinin bir nevi programı olmaya lâyık üssü’l-esas dersi ise, Kur’an-ı Hakîmin hakaik-ı imaniyesini tefsir eden ve bütün meselelerini fünun-u akliye ile ve delâil-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve makulatla ders veren Risale-i Nur’dur ki; yeni asrın üniversitelerinde ve mekteblerinde okutulmaya şayandır.
Risale-i Nur, şarkî Anadolu’da yer yer kurulmuş ve yüzyıllardan beri o havalide manevî âb-ı hayat menbaları vazifesini görmüş bulunan medreselerinin ve üstadlarının bir talebesi vasıtasıyla zuhur etmiştir ki; bu son münevver meyveleriyle o muhterem üstadlar, yeniden vazife başına geçip vazife-i tenviriyelerini ve hizmet-i Kur’aniyelerini bu suretle cihan-şümûl bir vüs’ate inkılâb ettirmelerini bütün ruhumuzla ümid ve rahmet-i ilâhiyeden temenni ve niyaz ediyoruz. Bu duamıza zaman ve zeminin şerait-i hayatiyesi ve müsalemet-i umumiyenin lüzumu da “Âmin, âmin!” diyor ve diyecektir.
Evet, Şarktaki ilim ve irfan faaliyetinin bir semeresi ve netice-i külliyesi olan Risale-i Nur, şark dârülfünûnunun İslâmiyet noktasında bir programı olması hasebiyle İslâmiyete, bu millete ve âlem-i İslâma hizmete çalışanları