olan hukuk-u umumiyenin müdafaası, hukukullah nev’inden olduğu cihetle, bana karşı şiddet değil, bilâkis hakiki adalet noktasında, umum İslâmiyete ve belki insaniyete de menfaatı olan Risale-i Nur’un hizmet-i imaniyesi cihetiyle şiddeti bırakıp kader-i ilâhinin şefkat tokadına bakar gibi zâhirî tazib, hakikaten yardım hükmüne geçtiği için, ben de bu sırr-ı azim münasebetiyle, bütün böyle müdde-i umumîlere karşı bir dostluk ve dua etmek vaziyetini aldım. Zahiren bana karşı şiddet-i hüküm görünen hâlât, o hizmet-i imaniyeye bir ilânname hükmüne geçti.
Ben de şimdi onlara, hukuk-u ammenin hukukullah hükmüne geçtiğini bilenlere, umumen selâm ve dua ediyorum. Bana olan şiddetlerini umumen helâl ediyorum.”
Said Nursî
Üstadımızın sizlere yazdığı ayn-ı hakikat olan bu mektubunu arz ediyorum.
Talebesi
Sungur
***
Bediüzzaman Said Nursî’nin Gazetelere Bir Mektubu
(Bize ait meseleleri yazan gazetelere hitaben yazdığım bu yazıyı neşretseler, bugünlerde olan aleyhimdeki isnadlarını helâl edeceğim. Şiddetli hastalığıma binaen bu kısacık mektubumu o gazeteler neşretsinler ki; bizi düşünen kardeşlerim kederlenmesin.)
Evvelâ: Bugünlerde olan meseleler için merak etmeyiniz. Hakkımızda tecelli eden, inayet ve rahmet-i ilâhiye ile bu büyük bir hayırdır. Hem hasta olduğumdan konuşmaya ve görüşmeye de tahammül edemiyorum. Şimdi Risale-i Nur’un dahil ve hariçteki fevkalâde intişarı ve geniş fütuhatı ile düşmanlar da dost olmuşlar. Herkesin konuşmak istemesine mukabil, inayet-i ilâhiye ile sesim de kısılmış ki; daha Risale-i Nur bana ihtiyaç bırakmadığından görüşüp, konuşamıyorum.
Beni altı vilâyetten davet etmeleri üzerine giderken önümüze gelen ve Risale-i Nur’un ve mesleğimin hakikatını anlayan dost memurlar, Emirdağı’nda istirahat etmemi ve şimdilik Emirdağı’nda kalmamı hükûmetin rica ettiğini bildirdiler. Zaten görüşmeye ve konuşmaya tahammül edemediğimden,