vaziyetiyle ve hastalıkla şimdiki hayatta kalmak, tahammülüm kalmamış gibidir. Şayet müştak olduğum ölüm elime geçmese de zâhirî hayatımda ölmüşüm gibi diye bu vasiyetimi yazıyorum.
Hâlik-ı Rahman-ı Rahîme hadsiz şükür olsun ki; bundan altmış-yetmiş sene evvel hilâf-ı âdet olarak tahsil-i ilim, hususan ilm-i imanî yolunda başkalarının muavenetlerine yalvarmamak ve tam fakr-ı hâliyle beraber Eski Said çocukluk, gençlik zamanında talebelerine tayınlarını kendi vermeye çalıştığı ve ancak kısa bir zaman beş tayin kabul edip mütebaki talebelerine bazen yirmi-otuz talebesine tayin verdiğinden; ilmi, vasıta-i cer etmeye o talebeler mecbur olmadılar. İktisat ve kanaatle o zaman muvaffak oldukları gibi, Cenab-ı Erhamürrahimîne hadsiz şükür olsun ki, Eski Said gibi şimdi Risale-i Nur kendi hakiki talebelerinin tayınlarını neşriyatıyla mükemmel vermeye başlamış. Azamî ihlâsı kırmamak için Risale-i Nur has talebelerine, hususan nafakasını tedarik edemeyenleri tam tamına idare edecek derecede Risale-i Nur’un satılan nüshalarının beşte birisi Risale-i Nur’un hakkı olduğu cihetle şimdi elli-altmış talebesine kâfi sermayesi çıkıyor. Benim (biçare Said’in) içinde hiçbir hakkı yoktur. Yalnız Risale-i Nur’un kıymettar hâsiyeti ve şakirdlerinin şahs-ı manevîsinin kemal-i sadakati bu manevî Nur bayramına vesile oldu.
Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda, hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört-beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. Şimdilik Tahirî, Sungur, Ceylân, Hüsnü ve bir-iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum. Şimdi Risale-i Nur’un satılan nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur’un malıdır. Said de bir hizmetkârdır. Hayatta tayınını alabilir. Hattâ bugünlerde ölüm bana çok yakın göründü. Ben de altı vilâyette bulunan elli-altmış talebeyi iki-üç sene Nur sermayesinden tayınını vermek kat’i niyet ederken, belki bazılarını bazı mâniler onları talebelik hizmetinden vazgeçirecek diye vazgeçtim. Şimdi vasiyetimi yazdım.
Said Nursî
Haşiye: Gavs-ı Âzam Şeyh-i Geylânî (r.a.) Risale-i Nur’a ve müellifine işaret ettiği keramet-i gaybiyesinde bir fıkrada تُعٖيشُ سَعٖيدًا diye, maişet hususunda saadetle