İkincisi: Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslâmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan, o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakârane kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlâkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakikî, çocukların rızkını süt ile verdiği gibi, onların da rızkını o Hâlik-i Rahîm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlâkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakârane çalışıp tahakkümü altına girmek; elbette Nur talebesinin kârı değil.
Üçüncüsü: Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var. Ve bir evlâdının dünyada ona hizmeti ve ahirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatı ile yardımı, o meyl-i fıtrîyi kuvvetlendirip evlendirmeğe sevketmiş. Halbuki şimdi terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir-iki hakiki evlâd kendi validesinin şefkatine mukabil, fedakârane hizmet ve dindarane dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i a’mâline haseneler yazdırmak ve ahirette salih ise validesine şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o hâleti göstermediğinden; bu fıtrî meyl ve nefsanî şevk ile o biçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat’i mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur şakirdlerinden olan kızlara derim ki:
Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nur’un bir kısım fedakâr şakirdleri gibi mücerred kalıp, tâ ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.
Said Nursî
Haşiye: Hemşîreler ve genç kızlar Tesettür Risalesini okumalıdırlar.
***
HAPSİN LÂTİF BİR HATIRASI
Hapislerde, hususan Afyon hapsinde; eski, zalim müstebidlerin aldatmak suretinde arasıra af bahsini etmesinden biçare mahbuslar benden soruyordular: “Acaba af olacak mı?” Ben de derdim: “Bu zalimler aldatıyorlar.” Fakat Nur şakirdleri, madem mahbuslara teselli vermek ve yüzde doksanını namaz