Aziz, sıddık kardeşlerim,
Ayetü’l-Kübra’nın matbu nüshaları perde altında çok hizmet görmüşler. Baştaki ihtarın âhirinde -beyaz yerde- bir haşiye olarak size altı satır suretini gönderdik; siz münasip görürseniz yazdırırsınız, hem ıslâh ve tashih edersiniz. Benim kat’i kanaatım geldi ki: Bu defa, Ayetü’l-Kübra’yı dikkatle ve muarızları nazara alıp okudum. Şüphem kalmadı ki, Risale-i Nur’un çok şiddetli darbelerine karşı muarızlar zaif bahaneler ve sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz kusurları medar-ı mesuliyet gördükleri halde, bu dehşetli darbeleri nazara almayıp hem beraetimizi; hem Risale-i Nur’un serbestiyetini kabul etmelerinin sebebi: Başta Ayetü’l-Kübra olarak Risale-i Nur’un “Meyve” ve “Hüccetü’l-Bâliğa” gibi eczalarındaki harikulâde ve sarsılmaz hakikatler, onların dehşetli inadlarını kırmasıdır. Çaresiz mecburiyetle serbestiyetini; beraetimizi resmen kabul etmişler. Fakat yine gizli zındıka komitesi, elinden geldiği kadar nazar-ı millette kendilerini lânetten, nefretten bir derece kurtarmak için, kusurlarımızı arıyorlar ve hükûmeti iğfal etmeğe çalışıyorlar. Onun için biz; eskisi gibi ihtiyatımızı elden bırakmamalıyız. (Haşiye)
Umum kardeşlerimizin gelecek mübarek Ramazan-ı Şerifinizi ve geçmiş Berat gecelerinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak, onların ve bizlerin hakkımızda bu Ramazandaki Leyle-i Kadrimizi bin aydan hayırlı ve bin ay kadar medar-ı sevab eylesin, ümmet-i Muhammediyeye saadet ve selâmet versin, âmin!
Hem-cümlenize birer birer
selâm eden kardeşiniz
Said Nursî