mahrem ve gayr-ı mahrem evraklarımızda ve risalelerde millete ve vatana bir zararlı maddeyi ve mucib-i ceza bir yanlışı görmediğinden, elbette Risale-i Nur’un bu vatanda gayet küllî ve büyük hukuku var. Bu küllî ve çok ehemmiyetli hukuku nazara almayıp, âdi evraklar gibi müsadere ederek, millete ve takviye-i imana muhtaç biçarelere pek büyük bir haksızlığı nazara almamak ve âdi bir adamın cüz’î ve küçük bir hakkını ehemmiyetle nazara almak; adliyenin mahiyetine ve adaletin hakikatına hiçbir cihetle yakışmaz, diye size hatırlatıyorum.
Doktor Duzi'nin vesair zındıkların eserlerine ilişmemek, Risale-i Nur’a ilişmek, gazab-ı ilâhînin celbine vesile olabilir diye korkuyoruz. Cenab-ı Hak size insaf ve merhamet, bize de sabır ve tahammül ihsan eylesin. Âmin...
Gayr-i resmi, fakat dehşetli bir tecrid-i mutlakda
Said Nursî
***
BU İSTİDA ÜÇ MAKAMATA GÖNDERİLMİŞTİR
ORADAKİ KARDEŞLERİME BİR MEHAZ OLMAK İÇİN GÖNDERİLDİ
Yirmi seneden beri sabredip sükût eden bir
mazlumun şekvasını dinlemenizi istiyorum!
Hürriyetin en geniş suretini veren Cumhuriyet Hükûmetinde her bir hürriyetten men‘edildiğim halde, düşmanlarım, benim aleyhimde her cihetle serbest olarak beni eziyorlar. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi temin eden Cumhuriyet Hükûmeti, ya beni tam himaye edip, garazkâr, evhamlı düşmanlarımı sustursun veyahut bana, düşmanlarım gibi hürriyet-i kalem verip, müdafaatıma yasak demesin. Çünkü, resmen, perde altında her muhabereden men’im için postahanelere gizli emir verilmiş. Su ve ekmeğimi getiren bir tek çocuktan başka kimse ile beni görüştürmemek için tenbihat verildiği bir zamanda, eskiden beri benim muarızlarım fırsat bulup, tam mahkeme-i temyizin beraetimizi tasdik ederek, mahkemedeki ehl-i vukufun tahsin ettikleri kitablarımı almayı beklerken, o düşmanlarım, hiç münasebeti olmayan bir-iki mahrem risalelerimi verdirip, sonra meslekçe benim aleyhimde bir-iki ehl-i vukufun eline geçirip, aleyhimde fena bir rapor