dört âyet var ve onlar Birinci Şuâ’da izah edilmiş. Kalbime geldi: Herhalde bu dehşetli âyet, bu dehşetli ve zulümatlı ve nifakı kuvvetli asrımıza da hususi bakar. Dikkat ettim, kanaatim geldi. Bir emaresi şudur ki:
اِنَّ الْمُنَافِقٖينَ فِى الدَّرْكِ الْاَسْفَلِ مِنَ النَّارِ
cifir ve ebced hesabıyla, tam tamına nifakın dört mertebesinin tarihlerine tevafuk ile parmak basıyor. Şöyle ki:
Şeddeler sayılır, eğer okunmayan hemzeler ve
فٖى
deki okunmayan
ى
sayılmazsa tam tamına bin üç yüz altmış iki (1362) ederek bu seneye parmak basar.
Eğer
مِنَ النَّارِ
deki şedde bir nun bir lâm-ı aslî hesap olsa bin üç yüz kırk iki (1342) ederek Birinci Harb-i Umumî’nin dehşetli nifakları netice veren tarihine tam tamına tevafukla haber verir.
Eğer şedde iki nun sayılsa okunmayan hemzeler ve
ى
de sayılsa bin üç yüz yetmiş altı (1376) ederek, bu zulümatlı nifakın sukut mertebesine ve çok âyetlerde “Nur” ile karşılaştırılan
الظُّلُمَاتِ
kelimesinin makam-ı cifrîsi olan bin üç yüz yetmiş ikiye (1372) dört farkla tevafuk ederek haber verir.
Eğer okunmayanlar sayılsa ve
النَّارِ
deki şedde lâm-ı aslî olsa tam tamına bin üç yüz elli altı (1356) ederek küfür ve nifakın dehşetli fırtınalarının tarihine tevafukla parmak basar gördüm.
Evet, iki
ر
400; üç
ف
, iki
ل
300; bir
ق
, iki şeddeli
ن
lar 300; bir
م
bir
س
100; diğer
م
, bir
ى
, bir
ن
o da 100; iki
ن
o da 100; yekûnü bin üç yüz (1300). Bir
ل
, bir
ك
50, şeddeli
د
8 ve iki medde, iki hemze 4; mecmuu bin üç yüz altmış iki (1362) eder. Öteki üç adedi de kıyas edilsin. Hem on ikinci ve on üçüncü sahifelere dikkatle baktım, gördüm ki: Risale-i Nur’a ve şakirdlerine ve muarızlarına o derece mutabık geliyor ki değil