karşı kendini müdafaa etmek fikriyle, İslâm ve misyonerlerin ittifaklarını bozmaya çalışacak. Tabaka-i avama müsaadekâr ve vücub-u zekat ve hurmet-i riba ile, burjuvaları avamın yardımına davet etmesi ve zulümden çekmesi cihetinde müslümanları aldatıp, onlara bir imtiyaz verip, bir kısmını kendi tarafına çekebilir.” Her ne ise, bu defa sizin hatırınız için kaidemi bozdum, dünyaya baktım.
Said Nursî
***
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Çok ehemmiyetli mektuplarınıza bir tek muhtasar cevaba mecburiyetim var.
Evvelâ: Sualleri çok nurlu hakikatlerin zuhuruna vesile olan Refet'in, hem masumlara Kur’an ve Nurları ders vermesi, hem kendisi Nur Lem’aları’yla meşgul olması, hem tashihatta bana ve Husrev'e yardım etmesi, hem İstanbul’da Asâ-yı Musa’nın insaflı âlimlerin ellerine geçmesine çalışması, çok şayan-ı tebriktir. Ve yeni sualine şimdi cevap verilmez, daha zamanı gelmemiş.
Kahraman Burhan’ın, Serbest Fırkası'nın reisine verdiği cevap güzeldir. Evet, Nurcular, siyasetlerle alâkaları olmaz. Yalnız iman hakikatleriyle bütün hayatları bağlıdır. Şimdiye kadar gizli komiteden, siyaseti dinsizliğe ve zındıkaya âlet edenler, istibdad-ı mutlakla Nurcuları ezdiler. İnşaallah, bir sebep çıkar (Haşiye) o istibdadı kıracak, masum ve mazlum Nurcuları kurtaracak. Fakat çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. Fakat siyaset hesabına değil; belki Nurların intişarı ve maslâhatı hesabına bazı kardeşler; Nurlar namına değil; belki kendi şahısları namına girebilir. Hususan mübarek Isparta’nın şimdiye kadar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişmemesi noktasında, dahilde tarafgirane vaziyet almamak muterizlerin nedametine ve hakikate dönmelerine bir vesile olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz.