Nefsimin ayıplarını ve kusurlarını bana göstermiş. Ve o nefs-i emmareyi başkalara beğendirmek arzusu kalmamış. Kabir kapısında bekleyen bir adam, arkasındaki fani dünyaya riyakârane bakması, acınacak bir hamakattır ve dehşetli bir hasarettir. İşte bu hâlet-i ruhiye ile yalnız hakaik-ı imaniyenin tercümanı olan Risale-i Nur’un doğru ve hak olduğuna lâtif bir münasebet söyleyeceğim. Şöyle ki:
Celcelutiye, Süryanice bedi’ demektir. Ve bedi’ manasındadır. İbareleri bedi’ olan Risale-i Nur, Celcelutiye’de mühim bir mevki tutup ekser yerlerinde tereşşuhatı göründüğünden, Kasidenin ismi ona bakıyor gibi verilmiş. Hem şimdi anlıyorum ki; eskiden beri benim liyakatım olmadığı halde, bana verilen Bediüzzaman lâkabı benim değildi. Belki Risale-i Nur’un manevî bir ismi idi. Zâhir bir tercümanına âriyeten ve emaneten takılmış. Şimdi o emanet isim, hakiki sahibine iade edilmiş. Demek, Süryanice bedi’ manasında ve kasidede tekerrürüne binaen kasideye verilen Celcelutiye ismi, işarî bir tarzda bid’at zamanında çıkan Bediülbeyan ve Bediüzzaman olan Risale-i Nur’un hem ibare, hem mana, hem isim noktalarıyla bedi’liğine münasebettarlığını ihsas etmesine ve bu isim bir parça ona da bakmasına ve bu ismin müsemmasında Risale-i Nur çok yer işgal ettiği için hak kazanmış olmasına.. tahmin ediyorum.
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا
SEKİZİNCİ REMİZ: Bu remzin beyanından evvel en mühim, iki suale cevap yazılacak.
Birinci Sual: Bütün kıymetdar kitablar içinde Risale-i Nur, Kur’an’ın işaretine ve iltifatına ve Hazret-i İmam-ı Ali’nin (r.a.) takdir ve tahsinine ve Gavs-ı Âzam’ın teveccüh ve tebşirine vech-i ihtisası nedir? O iki zatın kerametle Risale-i Nur’a bu kadar kıymet ve ehemmiyet vermesinin hikmeti nedir?
Elcevap: Malûmdur ki, bazı vakit olur, bir dakika; bir saat ve belki bir gün, belki seneler kadar.. ve bir saat; bir sene, belki bir ömür kadar netice