Yirmi küllî şehadetlerden ve çok şehadetleri ihtiva eden,
İkinci Şehadet:
وَ بِشَهَادَةِ جَمٖيعِ حَقَائِقِ الْاٖيمَانِ عَلٰى تَصْدٖيقِهٖ
Yani, “İmanın altı rükünlerinin hakikatleri ve tahakkukları ve hakkaniyetleri, Muhammed’in (a.s.m.) risaletine ve hakkaniyetine kat’i şehadet eder.” Çünkü; onun risalet hayatının şahsiyet-i maneviyesi ve bütün davalarının esası ve mahiyet-i nübüvveti, o altı rükündür. Öyle ise; o rükünlerin tahakkuklarına delâlet eden bütün deliller, Muhammed’in (a.s.m.) risaletinin hak olduğuna ve onun sadıkıyetine dahi delâlet ederler.
Hem ahiretin tahakkukuna sair rükünlerinin delâletini “Meyve Risalesi” ve “Onuncu Söz”ün zeyilleri beyan ettikleri gibi; öyle de, her bir rükün, hüccetleriyle beraber onun risaletine bir hüccettir.
Binler şehadetleri ihtiva eden,
Üçüncü Küllî Şehadet:
Yani, “O Zat (a.s.m.), Güneş gibi kendi kendine delildir. Binler mucizat ve kemalât ve yüksek, güzel ahlâkıyla risaletine ve sadıkıyetine pek kuvvetli şehadet eder.”
Evet, Mucizat-ı Ahmediye (a.s.m.) risale-i harikada üç yüzden ziyade nakl-i sahih ile isbat ettiği gibi; o Zatın (a.s.m.) وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ ve وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰى ayetlerinin sarahatıyla, avucunun bir parmağıyla Kamer iki parça olması ve nakl-i sahih ve tevatürle, aynı elin beş parmağından