DOKUZUNCU KELİME: اٰمٖينَ ’dir. Buna kısacık bir işaret:
Madem نَعْبُدُ نَسْتَعٖينُ ’deki nun; üç cemaat-ı azimeyi, bilhassa âlem-i İslâm camiindeki muvahhidîn cemaatini, hususan o vakit namazda bulunan milyonlar cemaatini bize gösterip bizi içlerinde bulunduruyor ve dualarına ve söylediğimizi aynen söylemeleriyle tasdiklerine ve bir nevi şefaatlerine hissedar olmamıza yol açıyor; biz dahi, bu “Amin” kelimesiyle, o cemaat-ı muvahhidîn ve musallînin dualarına yardım ve davalarına tasdik ve şefaatlerinin ve istianelerinin makbuliyetine o “Amin” ile bir rica etmemizle, bizim cüz’î ubudiyet ve dua ve davamızı küllî, geniş bir ubudiyete çevirip, küllî, umumî rububiyete mukabele ettirir. Demek uhuvvet-i imaniye ve vahdet-i İslâmiye sırrıyla, hem namaz vaktinde âlem-i İslâm mescidinde milyonlarla efradı bulunan bir cemaatin rabıta-ı vahdet itibariyle ve manevî radyolar vasıtasıyla Fatiha’daki “Amin” külliyet kesbeder, milyonlar “Amin” hükmüne geçebilir. (Haşiye)