DÖRDÜNCÜ KELİME: مَالِكِ يَوْمِ الدّٖينِ ’dir. Hüccetine gayet kısa bir işaret:
Evvelâ: Bu dersin birinci kısmının ahirinde وَ اِلَيْهِ الْمَصٖيرُ hüccetine ve haşir ve ahirete şehadet eden bütün deliller, aynen مَالِكِ يَوْمِ الدّٖينِ ’in işaret ettiği imanî ve geniş hakikate şehadet ederler.
Saniyen: “Onuncu Söz” ün ahirinde denildiği gibi; bu kâinat Sâniinin sermedî rububiyeti, rahmeti ve hikmeti ve ezeli, ebedi cemali, celâli, kemali ve nihayetsiz sıfatları ve yüzer isimleri ahireti kat’i bir surette istediği gibi; Kur’an, binler âyât ve bürhanları ile ve Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, yüzer mucizat ve hüccetleriyle ve bütün enbiya aleyhimüsselâm ve semavî kitaplar ve suhuflar, hadsiz delilleriyle şehadet ettikleri dâr-ı ahiretteki hayat-ı bakiyeye inanmayan bir insan, kendini dünyada dahi küfürden neş’et eden bir manevî Cehenneme atar, daima azap çeker: “Rehber” de izah edildiği gibi, bütün geçmiş ve gelecek zamanlar ve mahlûklar ve kâinatlar, zeval ve firaklarıyla mütemadiyen onun ruh ve kalbine hadsiz elemleri yağdırıyorlar, Cehenneme gitmeden evvel Cehennem azabını çektiriyorlar.
Salisen: يَوْمِ الدّٖينِ remziyle büyük ve kuvvetli bir hüccet-i haşriyeye işaret eder. Fakat bu makamda birden bir hal, o hücceti başka zamana tehire sebep oldu; belki de ona daha ihtiyaç kalmadı. Çünkü; Nur Risaleleri, geceden sonra gündüzün ve kıştan sonra baharın gelmesi kat’iyetinde yüzer kuvvetli hüccetlerle haşir ve neşrin sabahını, baharını isbat etmişler.