Keza bu Afyon hapishanesine dahil olduğum zaman kimin ile konuşsam, eski halleriyle şimdiki hallerini zikredip minnet ve şükranla Nur talebelerine dua ediyorlar. Bu hakikatler meydandadır...
Ben insan olayım da, bana ve hemcinsime bu derece ahlâkî ve içtimaî ve uhrevî ıslâh edici ve bahusus kitabımız Kur’an’ın mühim bir tefsiri olan Risale-i Nur’a ve onun muhterem müellifine ve vatandaşlarına müslümanca muhabbet ve teselli mektubu yazmak, bir siyaset mevzuu olacağına hayret ediyorum.
İşte bu hayretle diyorum ki; böyle suç olmaz. Olsa olsa Kur’an ve dolayısıyla Risale-i Nur’un gizli düşmanları adliye ve zabıtaya evham verip bizleri böyle hapislere doldurmağa sebep oluyorlar. Elbette yüksek hâkimler bu hakikatleri görecekler ve ellerini vicdanlarına koyup ebedî ve ilahî çok müjdeleri bulunan adaletli kararlarını verecekler ve vatanın dört köşesinde alâka ile bekleyen Müslüman Türk milletini kendilerine minnetdar bırakacaklardır.
Afyon Cezaevinde mevkuf, İnebolulu
İbrahim Fakazlı
***