بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
DENİZLİ MÜDAFAATIMDA İSBAT VE İZAHI BULUNAN
BİR MESELENİN KISACIK BİR HÜLÂSASIDIR
Bir dehşetli şahıs, dehâ ve zekâvetiyle ordunun müsbet hasenelerini kendine alır ve kendinin menfî seyyielerini orduya vermekle efrad adedince haseneleri, gazilikleri bire indirir ve o tek seyyiesini ordu efradına isnad etmekle onların adedince seyyieler hükmüne getirdiğinden dehşetli bir zulüm ve hilâf-ı hakikat olmasından, kırk sene evvel beyan ettiğim bir hadisin o şahsa vurduğu tokata binaen bana hücum eden müdde-i umumiye dedim ki:
“Gerçi, hadislerin ihbarıyla bir adamı kırıyorum, fakat ordunun şerefini muhafaza ve büyük hatalardan vikaye ederim. Sen ise, bir tek dostun için Kur’an’ın bayraktarı ve âlem-i İslâmın kahraman ve kumandanı olan ordunun şerefini kırıyorsun ve hasenelerini hiçe indiriyorsun!”
***
ANKARA’NIN ALTI MAKAMATINA VE AFYON AĞIR CEZA MAHKEMESİNE VERİLEN MÜDAFAANIN İTİRAZNAME TETİMMESİ VE LÂHİKASIDIR
Afyon Mahkemesine beyan ediyorum ki: Artık yeter, sabır ve tahammülüm kalmadı. Yirmi iki sene sebepsiz bir nefy içinde daimî tarassudlarla beraber tecrid-i mutlak ve haps-i münferid tarzında beni sıkmakla beraber altı mahkeme iki-üç meseleden başka Risale-i Nur’un yüz kitabında medar-ı mesuliyet bulmadığı halde evham yüzünden ve imkânatı vukuat yerinde istimal etmek cihetiyle kanunsuz bizi üç defa hapse sokup yüzbinler lira Nur şakirdlerine zarar vermek, dünyada emsali hiç vuku bulmamış bir gadirdir ki; istikbal ve nesl-i âti pek şiddetli olarak bunun o zalim müsebbiplerini lanetle yâd edecekleri gibi,