hayrette kaldım. Sonra kat’i bildim ki, âhir ömre kadar mücahede-i nefsiyenin sevabdar devamı için nefs-i emmarenin ölmesi üzerine onun cihazatı damarlara ve hissiyata devredilir, mücahede devam eder. İşte o büyük evliyalar, bu ikinci düşmandan ve nefsin vârisinden şikâyet ederler. Hem manevî kıymet ve makam ve meziyet, bu dünyaya bakmıyor ki, kendini ihsas etsin. Hattâ en büyük makamda bulunanlardan bazı zatlara verilen büyük bir ihsan-ı ilâhîyi hissetmediklerinden, kendilerini herkesten ziyade biçare ve müflis telâkki etmeleri gösteriyor ki; avamın nazarında medar-ı kemal zannedilen keşf ve keramet ve ezvak ve envar, o manevî kıymet ve makamlara medar ve mehenk olamaz. Sahabelerin bir saati, başka velilerin bir günü, belki bir çillesi kadar kıymeti olduğu halde keşif ve manevî harikulade halâta evliya gibi mazhariyetleri her sahabede olmaması, bu hakikatı isbat ediyor.
İşte kardeşlerim! Dikkat ediniz; sizin nefs-i emmareniz, kıyas-ı binnefs cihetinde, sû-i zan noktasında sizleri aldatmasın; Risale-i Nur terbiye etmiyor diye şüphelendirmesin.
Said Nursî
***
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bugün müdür tarafından size gelen sıkıntıdan merak etmeyiniz. Hiç ehemmiyeti yok. Yalnız şevkinizi kırmak için o keyfî ve kanunsuz farfaralığı yapıyor, eğer münasib görürseniz birkaç gün sonra hem müdde-i umumiye, hem reise bir istida veriniz ve deyiniz ki: “Meselenin vahdeti cihetiyle her birimizin elinde Hocamızın hem umumumuz hesabına olan müdafaanamesi, hem Risale-i Nur’un Meyve namındaki müdafaanamesi