ehemmiyetli hukuku nazara almayıp, âdi evraklar gibi müsadere ederek, millete ve takviye-i imana muhtaç biçarelere pek büyük bir haksızlığı nazara almamak ve âdi bir adamın cüz’i ve küçük bir hakkını ehemmiyetle nazara almak; adliyenin mahiyetine ve adaletin hakikatine hiçbir cihetle yakışmaz, diye sizlere hatırlatıyorum. Doktor Duzi’nin ve sair zındıkların eserlerine ilişmemek, Risale-i Nur’a ilişmek, gazab-ı ilâhînin celbine vesile olabilir diye korkuyoruz.
Cenab-ı Hak, size insaf ve merhamet ve bize de sabır ve tahammül ihsan eylesin. Âmin...
Gayr-ı resmi, fakat dehşetli bir tecrid-i mutlakta
Said Nursî
***
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
Bu rapor ibret için hem lâhikaya, hem müdafaatın nihayetine yazılsın.
Birinci ehl-i vukufun raporudur ki, bütün kuvvetleriyle bizi mahkûm etmek için çalışmışlar. Fakat inayet-i ilâhiye onların hücumlarını Nurların parlak fütuhatına vesile eyledi. İşte inayet-i ilâhiyenin parlak bir numunesi: Bütün kuvvetleriyle mahkûmiyetimize çalışan birinci ehl-i vukufun bu raporları Risale-i Nur’a takdirkârane bir medhiye hükmüne geçti. Biz dahi o ehl-i vukufu helâl ettik, dost olduk. Bu rapor, aleyhimde çok çalışan ehl-i vukufun raporundandır. Ankara ehl-i vukufu bunlardan ayrıdır. Bir derece insaflı raporlar da vardır.
Said Nursî
***