işaret eder. Risaletü’n-Nur, ism-i Rahîm ve ism-i Hakîmin mazharı olduğundan, bu rahimiyet hakikatının çok lem’alarını ve çok sırlarını Risaletü’n-Nur çok eczalarında beyan ve isbat ettiğinden, ona havale ile bu pek büyük hazineden halimin müsaadesizliği cihetiyle bu kısa işaretle iktifa edildi.
İşte bizim seyyah diyor ki: Elhamdülillah her yerde aradığım ve her şeyden sorduğum, hâlikımın ve malikimin vücub-u vücuduna ve vahdetine şehadet eden otuz üç hakikatı gördüm ve dinledim. Her bir hakikat, güneş gibi parlak, karanlık bırakmaz. Dağ gibi kuvvetli ve sarsılmaz. Ve her biri tahakkukuyla vücuduna gayet kat’i şehadet eder ve ihatasıyla vahdetine gayet zâhir delâlet eder. Ve sair erkân-ı imaniyeyi dahi içinde kuvvetli isbat etmekle beraber mecmu hakikatlerin icmaı ve ittifakı, imanımızı taklidden tahkike ve tahkikden ilmelyakîne ve ilmelyakînden aynelyakîne ve aynelyakînden hakkalyakîne iblağ ediyor.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖى هَدٰينَا لِهٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلَٓا اَنْ هَدٰينَا اللّٰهُ لَقَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ
İşte bu pürmerak seyyahın, bu Üçüncü Menzilde müşahede ettiği dört muazzam hakikatlerden aldığı envar-ı imaniyeye gayet kısa bir işaret olarak Birinci Makamın İkinci Babında, Üçüncü Menzilin hakikatlerine dair şöyle denilmiş: