Ey gafil! Eğer ölümü öldürebilirsen; zevali dahi dünyadan izale edebilirsen ve acz ve fakrı beşerden kaldırabilirsen ve katı-üt tarîklik yapmak için zîhayatın hususan insanın ebede giden yolunu seddedecek bir çare bulmuşsan, dinden istiğna ve dinin şeairini terketmeğe insanları davet edebilirsin. Yoksa ey sersem! Sus... Kur'an-ı Azîmüşşan'ın dediğini dinle.
Evet bu beş emir, beş âyât-ı uzmadır. Ra'd gibi müdhiş sadâlarıyla
فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ
âyetini okuyorlar ve
وَاِذَا قُرِىَٔ الْقُرْاٰنُ فَاسْتَمِعُوا لَهُ وَاَنْصِتُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
âyetinin hakikatına hükmediyorlar.
İşte bu sadâlara karşı vesvese-i medeniyet olan senin medeniyetçi sözlerin, sivrisineğin vızıltısı kadar da olmuyor. Öyle ise ihtiyarıyla Kur'an'ın tılsım ve ilâçlarını terkedip senin ile dalalet yoluna gidecek, ancak senin gibi bir sarhoş lâzım ki; ya heves-i nefsî veya hırs-ı şöhret veya zındıka-i felsefe veya sefahet-i medeniyet veya derd-i maişet veya kin ve intikam veya gurur gibi bir müskiratla o derece sarhoş olmalı ki; herşeye kendini muktedir ve mâlik bilsin ve herşey benimdir desin ve kendini lâyemut tahayyül etsin.