Kitaplar
Nur'un İlk Kapısı

   Eğer desen:

   "Acaba neden Kur'an-ı Hakîm mevcudattan, felsefenin bahsettiği gibi bahsetmiyor? Bazı mesaili mücmel, mübhem bırakıyor. Bazısını, nazar-ı umumîyi okşayacak, hiss-i âmmeyi rencide etmeyecek, fikr-i avamı taciz edip yormayacak bir suret-i basitane ve zahiranede söylüyor? 

   Cevaben deriz ki:

   Felsefe, hakikatın yolunu şaşırmış. Geçmiş derslerden anladın ki; Kur'an-ı Hakîm, şu kâinattan bahseder. Tâ zât ve sıfât ve esma-i İlahiyeyi bildirsin, Yani bu kitab-ı kâinatın maânîsini anlatıp, tâ Hâlıkı tanıttırsın. Demek Kur'an mevcudata, kendileri için değil; mûcidleri için bakıyor. Hem umuma hitab ediyor. İlm-i hikmet ise, mevcudata, mevcudat için bakıyor. Hem havassa ve ehl-i fenne hitab ediyor. Öyle ise madem ki Kur'an-ı Hakîm mevcudatı delil yapıyor, bürhan yapıyor, delil zahir olmak ve nazar-ı umumîde çabuk anlaşılmak gerektir. 

   Hem madem ki Kur'an-ı Mürşid, bütün tabakat-ı beşere hitab ediyor. Kesretli tabaka ise, tabaka-i avamdır. İrşad ister ki, lüzumsuz şeyleri ibham ile icmal etsin; dakik şeyleri, temsil ile takrib etsin. Mağlatalara düşürmemek için, nazar-ı zahirîlerinde bedihî olan şeyleri lüzumsuz, belki zararlı bir surette tağyir etmesin. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156
Fihrist
Lügat