devri, ikinci devir memlukiyet devri, üçüncü devir esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi malikiyet ve serbestiyet devridir. Vahşet devri dinlerle, hükûmetlerle tebdil edilmiş, nim-medeniyet devri açılmış. Fakat nev-i beşerin zekileri ve kavileri, insanların bir kısmını abd ve memlûk ittihaz edip hayvan derecesine indirmişler. Sonra bu memlûklar dahi bir intibaha düşüp gayrete gelerek o devri esir devrine çevirmişler. Yani memlûkiyetten kurtulup, fakat el-hükmü li’l-galib olan zalim düsturuyla yine insanların kavileri zaiflerine esir muamelesi yapmışlar. Sonra ihtilâl-i kebir gibi çok inkılâblarla o devir de ecir devrine inkılâb etmiş. Yani zenginler olan havas tabakası, avamı ve fukarayı ücret mukabilinde hizmetkâr ittihaz etmesi, yani sermaye sahipleri ehl-i sa’yı ve ameleyi küçük bir ücrete mukabil istihdam etmeleridir. Bu devirde su-i istimalât o dereceye vardı ki bir sermayedar, kendi yerinde oturup bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde, bir biçare amele sabahtan akşama kadar tahte’l-arz madenlerde çalışıp kut-u lâyemut derecesinde on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hâl müdhiş bir kin, bir iğbirar verdi ki, avam tabakası havassa ilân-ı isyan etti. Şu asrın tabiriyle sosyalistlik, bolşeviklik suretinde, evvel Rusya’yı zir-u zeber edip geçen harb-i umumîden istifade ederek her yerde kök saldılar. Şu bolşevizmin perdesi altındaki kıyam-ı avam, havassa karşı bir kin ve bir tezyif fikrini verdiğinden büyüklere ve havassa ait medar-ı şeref her şeyi kırmak için bir cesaret vermiş.
İkinci Esas: Şu asır menfi milliyeti çok ileri sürdü. Anasır-ı İslâmiye hiç muhtaç olmadığı halde şu milliyet fikrine körü körüne sarıldılar. Menfi milliyet ise, mukadesat-ı diniyeye hürmetkâr olamıyor, bahaneler buldukça ilişmek istiyor.
Üçüncü Esas: Sükût...