İşte bu üçüncü yüzündeki fenâ ve zeval, mevt ve ademin acılarına ve yaralarına merhem için, o üçüncü yüzün içyüzündeki beka ve hayat cilveleri var.
Elhasıl, şu mevcudat-ı seyyâle, şu mahlûkat-ı seyyâre, Vâcibü’l-Vücudun envar-ı icad ve vücudunu tazelendirmek için müteharrik ayineler ve değişen mazharlardır.
İKİNCİ MAKAM:
Bir Mukaddime, Beş İşarettir. Mukaddime İki Mebhastır.
Birinci Mebhas: Bu gelecek Beş İşarette, şuunat-ı rububiyeti rasad etmek için, birer sönük, küçük dürbin nevinden birer temsil yazılacak. Bu temsiller şuunat-ı rububiyetin hakikatini tutamaz, ihata edemez, mikyas olamaz; fakat baktırabilir. O gelecek temsilâtta ve geçen remizlerde, Zat-ı Akdesin şuunatına münasib olmayan tabirat, temsilin kusuruna aittir.
Meselâ, lezzet ve sürur ve memnuniyetin bizce malûm manaları, şuunat-ı mukaddeseyi ifade edemiyor; fakat birer ünvan-ı mülâhazadır, birer mirsad-ı tefekkürdür. Hem dahi şu temsiller, muhit, azim bir kanun-u rububiyetin küçük bir misâlde ucunu göstermekle, rububiyetin şuunatında o kanunun hakikatini isbat ediyor. Meselâ, “Bir çiçek vücuttan gider, binler vücud bırakarak öyle gider ” denilmiş. Onunla azim bir kanun-u rububiyeti gösteriyor ki, bütün bahar, belki bütün dünyadaki mevcudatta bu kanun-u rububiyet cereyan ediyor.
Evet, Hâlik-ı Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor. O Sâni-i Hakîm, aynı kanunla, her sene küre-i arzın libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla, her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla, kıyamet vaktinde kâinatın suretini tağyir edip değiştirir.