semavatın sekenesine ve âlem-i ulvî ehline rüçhaniyeti ve mahbubiyeti gösterildi ve velâyetini isbat etti. Öyle de, arza bağlı, semaya asılı olan kameri, bir arzlının işaretiyle iki parça ederek, arzın sekenesine, o arzlının risaletine öyle bir mucize gösterildi ki, zat-ı Ahmediye (a.s.m.), kamerin açılmış iki nuranî kanadı gibi, risalet ve velâyet gibi iki nuranî kanadıyla, iki ziyadar cenah ile evc-i kemalâta uçmuş, tâ Kab-ı Kavseyne çıkmış; hem ehl-i semavat, hem ehl-i arza, medar-ı fahr olmuştur.