ON DÖRDÜNCÜ REŞHA: Mahzen-i mucizat ve mucize-i kübra olan Kur’an-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdaniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î isbat ediyor ki, başka bürhana hacet bırakmıyor. Biz de onun tarifine ve medar-ı tenkid olmuş bir iki lem’a-i i’cazına işaret ederiz.
İşte, rabbimizi bize tarif eden Kur’an-ı Hakîm, şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi, şu sahaif-i arz ve semada müstetir künûz-u esma-i ilâhiyenin keşşafı, şu sutûr-u hadisatın altında muzmer hakaikin miftahı, şu âlem-i şehadet perdesi arkasındaki âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı rahmaniye ve hitabat-ı ezeliyenin hazinesi, şu âlem-i maneviye-i İslâmiyenin güneşi, temeli, hendesesi; avâlim-i uhreviyenin haritası, zat ve sıfat ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şarihi, tefsir-i vazıhı, bürhan-ı natıkı, tercüman-ı sâtıı; şu âlem-i insaniyetin mürebbisi, hikmet-i hakikisi, mürşid ve hadîsi; hem bir kitab-ı hikmet ve şeriat, hem bir kitab-ı dua ve ubûdiyet, hem bir kitab-ı emir ve davet, hem bir kitab-ı zikir ve marifet gibi, beşerin bütün hacat-ı maneviyesine karşı birer kitab ve bütün muhtelif ehl-i mesalik ve meşarib olan evliya ve sıddîkînin, asfiya ve muhakkikînin her birinin meşreblerine lâyık birer risale ibraz eden bir kütüphane-i mukaddesedir.
Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem’a-i i’caza bak ki: Kur’an hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan, içinde tekrar müstahsendir, belki elzem ve eblâğdır.