Enes’in validesi, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma niyaz etmiş ki, “Senin hâdimin olan Enes’in evlâd ve malı hakkında bereketle dua et.” O da dua etmiş, اَللّٰهُمَّ اَكْثِرْ مَالَهُ وَوَلَدَهُ وَبَارِكْ لَهُ فٖيمَا اَعْطَيْتَهُ demiş. Hazret-i Enes, ahir ömründe kasem ile ilân ediyor ki: “Ben kendi elimle yüz evlâdımı defnetmişim. Benim malım ve servetim itibariyle de, hiçbirisi benim gibi mesud yaşamamış. Benim malımı görüyorsunuz ki pek çoktur. Bunlar bütün dua-yı Nebevîyenin bereketindendir.” 1
Hem başta İmam-ı Beyhakî, ehl-i hadis haber veriyorlar ki: Aşere-i mübeşşereden Abdurrahman bin Avf’a, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm kesret-i mal ve bereketle dua etmiş. O duanın bereketiyle o kadar servet kazanmış ki, bir defa yedi yüz deveyi yükleriyle beraber fî-sebîlillâh tasadduk etmiş. 2 İşte, dua-yı Nebeviyenin bereketine bakınız, “Bârekâllah” deyiniz.
Hem İmam-ı Buharî başta olarak, raviler naklediyorlar ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Urve bin Ebi Ca’de’ye, ticarette kâr ve kazanç için bereketle dua etmiş. 3 Urve diyor ki: “Ben bazen Kûfe çarşısında duruyordum. Bir günde kırk bin kazanıyordum, sonra evime dönüyordum.” İmam-ı Buharî der ki: “Toprağı da eline alsa onda bir kazanç bulurdu.” 4
Hem Abdullah ibn-i Cafer'e kesret-i mal ve bereket için dua etmiş. Hazret-i Abdullah ibn-i Cafer o derece servet kazanmış ki, o asırda şöhretgir olmuş. O bereket-i dua-yı Nebevî ile hasıl olan serveti kadar, sehavetle de iştihar etmiş. 6 Bu nev’iden çok misâller var. Numune için bu dört misâlle iktifa ediyoruz.
Hem başta İmam-ı Tirmizî haber veriyor ki: Sa’d ibn-i Ebi Vakkas için