Hem Zeyd ibn-i Sûhan hakkında ferman etmiş ki:
يَسْبِقُ عُضْوٌ مِنْهُ اِلَى الْجَنَّةِ Zeyd’den evvel bir uzvu şehid edileceğini haber vermiş. Bir zaman sonra, Nihavend harbinde bir eli kesilmiş. Demek, en evvel o el şehid olup manen Cennete gitmiş.
İşte, bütün bahsettiğimiz umur-u gaybiye, on kısım enva-ı mucizatından bir tek nevidir. O nevin on kısmından bir kısmını söylemedik. Şimdi, bu kısımla beraber, i’caz-ı Kur’an’a dair Yirmi Beşinci Sözde, gayet geniş ihbar-ı gayb nev’inin, dört nev’ini icmalen beyan etmişiz. İşte buradaki nev’i ile beraber, Kur’an’ın lisanıyla gaybdan haber verilen o dört büyük nev’i beraber düşün. Gör ki, ne kadar kat’î, şüphesiz, parlak, kuvvetli, kavî bir bürhan-ı risalettir ki, bütün bütün kalbi, aklı bozulmayan, elbette iman edecek ki, zat-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâm, Hâlik-ı Külli Şey ve Allâmü’l-Guyûb olan bir Zat-ı Zülcelâlin resulüdür ve Ondan haber alıyor.
YEDİNCİ NÜKTELİ İŞARET: Mucizat-ı Nebeviyenin bereket-i taam hususunda olan kısmından birkaç kat’î ve manen mütevatir misâline işaret edeceğiz. Bahisten evvel bir mukaddime zikri münasiptir.
Mukaddime: Şu gelecek bereketli mucizat misâlleri, her biri müteaddit tarikle, hatta bazıları on altı tarikle sahih bir surette nakledilmiş. Ekserisi bir cemaat-i kesire huzurunda vuku bulmuş; o cemaat içinde muteber ve sadık insanlar onlardan bahsedip nakletmişler. Meselâ, “Sa’ denilen dört avuç taamdan yetmiş adam yemişler, tok olmuşlar” 1 naklediyor. O yetmiş adam onun sözünü işitiyor, tekzib etmiyor. Demek sükût ile tasdik ediyorlar. Halbuki, o asr-ı sıdk ve hakikatte ve o hakperest ve ciddî ve doğru adam olan sahabeler, zerre miktar yalanı görse, red ve tekzib ederler.