Birinci Makam
Dört Nükte’dir.
BİRİNCİ NÜKTE: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ümmetine karşı kemal-i şefkat ve merhametini ifade ediyor. Evet rivayet-i sahiha ile mahşerin dehşetinden herkes, hatta enbiya dahi “nefsî, nefsî” dedikleri zaman Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, “ümmetî, ümmetî” (1) diye re’fet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman ehl-i keşfin tasdikiyle validesi onun münacatından “ümmetî, ümmetî” işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârane mekârim-i ahlâk, kemal-i şefkat ve re’fetini gösterdiği gibi ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle, ümmetinin bütün saadetleriyle kemal-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş. İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyyesine müraat etmemek, ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.
İKİNCİ NÜKTE: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, küllî ve umumî vazife-i nübüvvet içinde bazı hususî, cüz’î maddelere karşı azim bir şefkat göstermiştir. Zâhir hale göre o azim şefkati o hususî, cüz’î maddelere sarf etmesi, vazife-i nübüvvetin fevkalâde ehemmiyetine uygun gelmiyor. Fakat hakikatte o cüz’î madde, küllî, umumî bir vazife-i nübüvvetin medarı olabilecek bir silsilenin ucu ve mümessili olduğundan, o silsile-i azimenin hesabına, onun mümessiline fevkalâde ehemmiyet verilmiş.
Meselâ, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Hasan ve Hüseyin'e (r.a.) karşı küçüklüklerinde gösterdikleri fevkalâde şefkat ve ehemmiyet-i azime, yalnız cibillî şefkat ve hiss-i karabetten gelen bir muhabbet değil, belki vazife-i nübüvvetin bir hayt-ı nuranîsinin bir ucu ve veraset-i nebeviyenin gayet ehemmiyetli bir cemaatinin menşei, mümessili, fihristesi cihetiyledir.
Evet, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, Hazret-i Hasan’ı (r.a.) kemâl-i şefkatinden kucağına alarak başını öpmesiyle, Hazret-i Hasan’dan (r.a.) teselsül eden nuranî nesl-i mübarekinden, Gavs-ı Âzam olan Şâh-ı Geylânî gibi, çok mehdî-misâl verese-i nübüvvet ve hamele-i şeriat-i Ahmediye (a.s.m.) olan zatların hesabına Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş. Ve o zatların istikbalde edecekleri hizmet-i kudsiyelerini nazar-ı nübüvvetle görüp takdir ve istihsan etmiş. Ve takdir ve teşvike alâmet olarak Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş.