İşte çıkmalıyız biz buradan himmet tayyaresiyle.
Ziya u nesim orada, nur-u cemal orada.
İşte buradadır Uhud-u tevhid, o cebel-i azizi.
İşte şuradadır Cûdi-i İslâmiyet, o cebel-i selâmet.
İşte Cebelü’l-Kamer olan Kur’an-ı ezher.
Zülâl-i Nil akıyor o muhteşem menbadan, iç o âb-ı lezizi!..
فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَ ۞ وَ اٰخِرُ دَعْوٰينَا اَنِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ
Ey arkadaş şimdi hayali başdan çıkar, aklı kafaya geçir!
Evvelki iki yolun mağdûb ve dallîn yolu;
hatarları pek çoktur, kıştır daim güz, yazı..
Yüzde biri kurtulur; Eflâtun, Sokrat gibi.
Üçüncü yol; sehildir, hem karib-i müstakimdir.
Zaif, kavi müsavi; herkes o yoldan gider.
En rahatı budur ki, şehid olmak ya gazi.
İşte neticeye gireriz: Evet dehâ-yı fennî,
evvelki iki yoldur ona meslek ve mezheb.
Fakat hüda-yı Kur’anî, üçüncü yoldur
onun sırat-ı müstakimi, isal eder o bizi.