cazibe ve nevamis, vesail-i pür-seyyal gibi örfî emirler;
tecelli-i kudrete, tasarruf-u hikmete birer isim olması..
Odur yalnız meal. Başka meali olmaz, beraber de bir düşün;
bileceksin bizzarure ki, esbab-ı hakiki vesait-i zîmisal,
muinler, hem şerikler birer emr-i bâtıldır, birer hayal-i muhal.
O kudret nazarında, hayat vücuda kemal,
makamı büyük, mühimdir. Buna binaen derim:
Küremiz, âlemimiz neden muti, musahhar olmasın hayvan-misal.
O Sultan-ı Ezelin bu tarz hayvan, tuyuru kesretle münteşirdir
şu meydan-ı fezada, muhteşem ve pür-cemal.
Bostan-ı hilkatinde salmış da döndürüyor. Onlardaki nağamat,
bunlardaki harekât; tesbihattır o akval, ibadettir o ahval,
Kadim-i Lemyezele, Hakîm-i Lâyezâle. Küremiz hayvana pek benziyor, âsar-ı hayat gösteriyor. Eğer yumurta kadar küçülse bilfarzımuhal,
minimini bir hayvan olması pek muhtemel. Yuvarlak bir huveyne,
Küre kadar büyüse, o da böyle olması pek karib bir ihtimal.
Âlemimiz insan kadar küçülse, yıldızları zerreler suretine dönerse;
bir zîşuur hayvan dönmesi caiz olur, akıl da bulur mecal.
Demek âlem erkânlarıyla birer âbid-i müsebbih, birer muti musahhar
Hâlik-ı Lemyezel, Kadîr-i Lâyezâle.
Kemmen büyük olması, keyfen büyük olması, her vakit lâzım gelmez.
Zira daha cezaletlidir saat-ı hardal-misal, bir saattan ki, timsali Ayasofya kadardır.
Bir sineğin hilkati hayretfezadır filden, o mahluk-u bîfasal.
Ger kalem-i kudretle bir cüz-i ferd üstüne esîrin cevahir-i ferdiyle yazılsa