Zaman olur ki, adem-i nimet, nimettir
Hafıza bir nimettir. Fakat ahlâksız bir adamda,
musibet zamanında nisyan ona râcihtir.
Nisyan da bir nimettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir,
müterakim olmuş âlâmı unutturur.
Her musibette, bir cihet-i nimet var
Ey musibetzede! Musibetin içinde bir nimet münderiçtir.
Dikkat et de onu gör. Nasıl her şeyde vardır
bir derece-i hararet, her musibette vardır bir derece-i nimet.
Daha büyüğü düşün. Küçükteki nimetin dereceyi görerek
Allah’a çok şükür et. Yoksa isti’zamla ürkersen, “of of”la üflersen,
o da aksine şişer. Şişer de dehşetlenir.
Eğer merak da etsen, bir iken ikileşir.
Kalbde olan misali, döner hakikat olur.
Hakikatten ders alır. Sonra döner, başlıyor, kalbini tokatlıyor...
Büyük görünme küçülürsün
Ey enesi çifteli, kafası da kibirli! Şu mizanı bilmeli:
Her adam için elbet cemiyet-i beşerde, içtimaî binada,
görmek görünmek için şu mertebe denilen bir penceresi var.
Ger pencere, kamet-i kıymetinden yüksekse, tekebbürle tetavül edecek,
uzanacak. Ger pencere, kamet-i himmetinden alçaksa,
tevazu’la tekavvüs edecek, eğilecek.
Kâmillerde, büyüklük mikyasıdır küçüklük.
Nakıslarda, küçüklük mizanıdır büyüklük...