Kendi verdiği maldan, kırkından ya onundan birini zekât istedi.
Buhl ile hem zulmettik, haramı karıştırdık, ihtiyarla vermedik.
O da bizden aldırdı müterakim zekâtı, haramdan da kurtardı.
Amel, cins-i cezadır. Ceza, cins-i ameldir. Salih amel ikiydi:
Biri müsbet ve ihtiyarî; biri menfi, ıztırarî.
Bütün âlâm, mesaib, a’mâl-i salihadır; lâkin menfidir, ıztırarî.
Hadis teselli verdi. Bu millet-i günahkâr kanıyla abdest aldı.
Fiilî bir tevbe etti.
Mükâfat-ı âcili, şu milletin humsu dört milyonu çıkardı derece-i velâyet,
mertebe-i şehadet ile gazilik verdi, günahı sildi.
Bu meclis-i misalî, bu sözü tahsin etti.
Ben de birden uyandım, belki yakaza ile yeni yattım.
Bence yakaza rüyadır. Rüya bir nevi yakazadır.
Orada asrın vekili, burada Said-i Kürdî...
Cehil, mecazı eline alsa hakikat yapar
İlmin elinden eğer cehlin eline düşse mecaz,
eder inkılâb hakikate, hem açar hurâfâta kapılar.
Küçüklüğümde gördüm ki hasf olmuştu kamer.
Sordum ben validemden. Dedi: “Yılan yutmuştur.”