Cebir ve i’tizalde birer dane-i hakikat bulunur
Ey talib-i hakikat! Maziye, hem musibet; müstakbel ve masiyet ayrı görür şeriat.
Maziye, mesaibe nazar olur kadere. Söz olur Cebriye.
Müstakbel ve maâsi, nazar olur teklife, söz olur İ’tizale.
İ’tizal ile Cebir şurada barışırlar.
Şu bâtıl mezheblerde birer dane-i hakikat mevcut, münderiçtir;
mahsus mahalli vardır; bâtıl olan tamimdir.
Acz ve cez’ biçarelerin kârıdır
Ger istersen hayatı, çareleri bulunan şeyde acze yapışma.
Ger istersen rahatı, çaresi bulunmayan şeyde cez’a sarılma.
Bazen küçük bir şey büyük bir iş yapar
Öyle şerait oluyor, tahtında az bir hareket, sahibini çıkarıyor
tâ âlâ-yı illiyyîn...
Öyle hâlât oluyor ki, küçük bir hareket, kâsibini indiriyor
tâ esfel-i sâfilîn...
Bazılara bir an bir senedir
Fıtratların bir kısmı birdenbire parlıyor.
Bir kısmı tedricidir, şey’en şey’en kalkıyor.
Tabiat-ı insanî ikisine benziyor.
Şeraite bakıyor; ona göre değişir.