Kelime-i şehadetin bürhanı, içindedir
Kelime-i şehadet, vardır iki kelâmı. Birbirine şahiddir, hem delil ve bürhandır. Birincisi, sânîye bir bürhan-ı limmîdir. İkincisi, evvele bir bürhan-ı innîdir.
Hayat Bir Çeşit Tecelli-i Vahdettir
Hayat bir nur-u vahdettir. Şu kesrette eder tevhid tecelli.
Evet, bir cilve-i vahdet eder kesretleri tevhid ve yekta.
Hayat bir şeyi her şeye eder malik.
Hayatsız şey.. ona nisbet ademdir cümle eşya.
Ruh, vücud-u haricî giydirilmiş bir kanundur
Ruh bir nuranî kanundur.
Vücud-u haricî giymiş bir namustur; şuuru başına takmış.
Bu mevcud ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.
Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi
hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir.
Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına takar,
bir seyyale-i lâtifeyi o cevhere sadef eder.
Eğer enva’daki kanunlara kudret-i Hâlik vücud-u haricî giydirirse,
her biri bir ruh olur. Ger vücudu ruh çıkarsa,
başından şuuru indirirse, yine lâyemut kanun olur.
Hayatsız vücud, adem gibidir
Ziya ile hayatın her biri, mevcudatın birer keşşafıdır.
Bak: Nur-u hayat olmazsa, vücud adem-âlûddur; belki adem gibidir.
Evet garib, yetimdir; hayatsız ger Kamer’se...