Otuz Üçüncü Söz
Otuz Üç Penceredir
(Bir cihette Otuz Üçüncü Mektub ve bir cihette Otuz Üçüncü Söz)
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
سَنُرٖيهِمْ اٰيَاتِنَا فِى الْاٰفَاقِ وَفٖٓى اَنْفُسِهِمْ حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ اَنَّهُ الْحَقُّ اَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ اَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ شَهٖيدٌ
Sual: Şu iki ayet-i câmianın ifade ettiği vücub ve vahdaniyet-i ilâhiye ve evsaf ve şuunat-ı rabbaniyeye, âlem-i asgar ve ekber olan insan ve kâinatın vech-i delâletlerini, mücmel ve kısa bir surette beyanlarını isteriz. Çünkü münkirler pek ileri gittiler. Ne vakte kadar وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدٖير deyip elimizi kaldıracağız? diyorlar.
Elcevap: Yazılan bütün otuz üç adet Sözler, o ayetin denizinden ve ifaza ettiği hakikat bahrinden otuz üç katredir. Onlara baksanız, cevabınızı alabilirsiniz. Şimdilik, yalnız o denizden bir katrenin reşahatına işaret nevinden şöyle deriz ki: Meselâ, nasıl ki bir zat-ı müciznüma, büyük