kurtulup, daimî hapis ve zindandan halâs oldum. Ve inandım ki, bu karmakarışık, kararsız misafirhanelerden başka ve kurb-u şahanede bir diyar-ı saadet vardır; biz de ona namzediz.”
İşte, haşir ve ahiretten kinaye ve ibaret olan şu hikâye-i temsiliye burada tamam oldu. Şimdi tevfik-ı ilâhî ile hakikat-ı ulyâya geçeceğiz.Geçmiş “On İki Suret”e mukabil, “On İki Mütesanid Hakikat” ile bir “Mukaddime” beyan edeceğiz.
* * *