Hem denilebilir: Bir kısım hayattar ecsam, bir hadis-i şerifte “Ehl-i Cennet ruhları, berzah âleminde yeşil kuşların cevflerine girerler ve Cennette gezerler” 1 diye işaret ettiği, طُيُورٌ خُضْرٌ tesmiye edilen Cennet kuşlarından tut, tâ sineklere kadar, bir cins ervahın tayyareleridir. Onlar, bunların içine emr-i Hakla girerler, âlem-i cismaniyatı seyredip, o hayattar cesetlerdeki göz, kulak gibi duygularıyla, âlem-i cismanîdeki mucizat-ı fıtratı temaşa ediyorlar, tesbihat-ı mahsusalarını eda ediyorlar.
İşte, nasıl hakikat böyle iktiza ediyor. Hikmet dahi aynen öyle iktiza eyliyor. Çünkü, şu kesafetli ve ruha münasebeti az olan topraktan ve şu küduretli ve nur-u hayata münasebeti pek cüz’î olan sudan, mütemadiyen hummalı bir faaliyetle, letafetli hayatı ve nuraniyetli zevi’l-idrâki halk eden Fâtır-ı Hakîm, elbette, ruha çok lâyık ve hayata çok münasip şu nur denizinden ve hatta şu zulmet bahrinden, şu havadan, şu elektrik gibi sair madde-i lâtifeden bir kısım zîşuur mahlûkları vardır. Hem pek çok kesretli olarak vardır.