hayat-ı içtimaiye-i insana en büyük bir vasıta olan gemiyi denizde teshir ile tecelli-i rahmet; ve semadan âb-ı hayatı ölmüş zemine gönderip, zemini yüz bin taifeleriyle ihya edip, bir mahşer-i acaib suretine getirmekteki tecelli-i azamet-i kudret; ve zeminde hadsiz muhtelif hayvanatı basit bir topraktan halk etmekteki tecelli-i rahmet ve kudret; ve rüzgârları nebatat ve hayvanatın teneffüs ve telkihlerine hizmet gibi vazife-i azime ile tavzif edip, tedbir ve teneffüse salih vaziyete getirmek için tahrik ve idaresindeki tecelli-i rahmet ve hikmet; ve zemin ve asuman ortasında vasıta-i rahmet olan bulutları bir mahşer-i acaib gibi muallâkta toplayıp dağıtmak, bir ordu gibi istirahat ettirip vazife başına davet etmek gibi teshirindeki tecelli-i rububiyet gibi mensucat-ı sanatı tâdad ettikten sonra, aklı onların hakaikına ve tafsiline sevk edip tefekkür ettirmek için, لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ der. Onunla ukulü ikaz için, akla havale eder.
Üçüncü Meziyet-i Cezalet: Bazen, Kur’an, Cenab-ı Hakkın fiillerini tafsil ediyor, sonra bir fezleke ile icmal eder. Tafsiliyle kanaat verir; icmal ile hıfzettirir, bağlar. Meselâ,
وَكَذٰلِكَ يَجْتَبٖيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَاْوٖيلِ الْاَحَادٖيثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلٰٓى اٰلِ يَعْقُوبَ كَمَٓا اَتَمَّهَا عَلٰٓى اَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ اِبْرَاهٖيمَ وَاِسْحٰقَ اِنَّ رَبَّكَ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ
İşte, Hazret-i Yusuf ve ecdadına edilen nimetleri, şu ayetle işaret eder, der ki: “Sizi bütün insanlar içinde makam-ı nübüvvetle serfiraz, bütün