karşı takdim edilen teşekkürat-ı rahmaniyeyi ve tahmidat-ı rabbaniyeyi işitiyor.
وَرَقْهَارَا زَبَانْ دَارَنْدْ هَمَه هُو هُو ذِكْرْ اٰرَنْدْ بَدَرْ مَعْنَاىِ حَىُّ حَىْ
Madem ağaçlar, birer cesed oldu. Bütün yapraklar dahi diller oldu. Demek her biri, binler dilleri ile havanın dokunmasıyla “Hû Hû” zikrini tekrar ediyorlar. Hayatlarının tahiyyatıyla Sâniinin Hayy-ı Kayyum olduğunu ilân ediyorlar.
چُو لَا اِلٰهَ اِلَّا هُو بَرَابَرْ مٖيزَنَدْ هَرْ شَىْ
Çünkü, bütün eşya لَا اِلٰهَ اِلَّا هُو deyip, kâinatın azim halka-i zikrinde beraber zikrederek çalışıyorlar.
دَمَادَمْ جُويَدَنْدْ يَا حَقْ سَرَاسَرْ گُويَدَنْدْ يَا حَىْ بَرَابَرْ مٖيزَنَنْدْ اَللّٰهْ
Vakit-bevakit lisan-ı istidat ile Cenab-ı Haktan hukuk-u hayatını “Ya Hak” deyip hazine-i rahmetten istiyorlar. Baştan başa da hayata mazhariyetleri lisanıyla “Ya Hayy” ismini zikrediyorlar.