Hem sakın zannetme ki, haşri iktiza eden esma-i ilâhiye bahsettiğimiz gibi yalnız Hakîm, Kerîm, Rahîm, Âdil, Hafîz isimlerine münhasırdır. Hayır, belki kâinatın tedbirinde tecelli eden bütün esma-i ilâhiye, ahireti iktiza eder, belki istilzam eder.
Hem zannetme ki, haşre delâlet eden kâinatın âyat-ı tekvîniyesi, şu geçen bahsettiğimize münhasırdır. Hayır, belki ekser mevcudatta sağa sola açılır perdeler gibi vecih ve keyfiyetleri vardır ki, bir vechi Sânie şehadet ettiği gibi, diğer vechi de haşre işaret eder. Meselâ: İnsanın ahsen-i takvimdeki hüsn-ü masnuiyeti Sânii gösterdiği gibi, o ahsen-i takvimdeki kabiliyet-i câmiasıyla kısa bir zamanda zeval bulması haşri gösterir. Bazı kere bir vecihle iki nazarla bakılsa hem Sânii, hem haşri gösterir. Meselâ: Ekser eşyada görünen hikmetin tanzimi, inayetin tezyini, adaletin tevzini ve rahmetin taltifi, nasıl ki mahiyetlerine bakılsa bir Sâni-i Hakîm, Kerîm, Âdil, Rahîmin dest-i kudretinden çıktığını gösterirler. Onun gibi, bunların kuvveti ve hadsizlikleriyle beraber şunların mazharları olan şu fani mevcudatın ehemmiyetsiz ve az yaşamasına bakılsa, ahiret görünür. Demek ki, her şey lisan-ı hâl ile اٰمَنْتُ بِاللّٰهِ وَ بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ okuyor ve okutturuyor...