چِه خُوشْ گُويَدْ اُو شَيْدَا جَامٖى عِشْقْ خُوىْ
Fıtratı aşkla yoğrulmuş gibi sermest-i câm-ı aşk olan Mevlâna Câmi, kesretten vahdete yüzleri çevirmek için bak ne güzel söylemiş:
يَكٖى خٰواهْ يَكٖى خٰوانْ يَكٖى جُوىْ يَكٖى بٖينْ يَكٖى دَانْ يَكٖى گُوىْ demiştir. (Haşiye)
1-Yani: Yalnız biri iste; başkaları istenmeye değmiyor.
2- Biri çağır; başkaları imdada gelmiyor.
3- Biri taleb et; başkaları lâyık değiller.
4- Biri gör; başkalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar.
5- Biri bil; marifetine yardım etmiyen başka bilmekler faidesizdir.
6- Biri söyle; Ona ait olmayan sözler, mâlâyani sayılabilir.
نَعَمْ صَدَقْتَ اَىْ جَامٖى * هُوَ الْمَطْلُوبُ
هُوَ الْمَحْبُوبُ * هُوَ الْمَقْصُودُ * هُوَ الْمَعْبُودُ
Evet Câmi pek doğru söyledin. Hakiki mahbub, hakiki matlub, hakiki maksud, hakiki mabud; yalnız Odur...
كِه لَا اِلٰهَ اِلَّا هُو بَرَابَرْ مٖيزَنَدْ عَالَمْ
Çünkü, bu âlem, bütün mevcudatıyla muhtelif dilleriyle, ayrı ayrı nağamatıyla zikr-i ilâhînin halka-i kübrasında beraber لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ der, vahdaniyete şehadet eder. لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِلٖينَ ’nin açtığı yaraya merhem sürüyor ve alâkayı kestiği mecazî mahbublara bedel, bir Mahbub-u lâyezaliyi gösteriyor.
***