Kitaplar
İman ve Küfür Muvazeneleri

şeceresi olmasa, o semerede münhasır kalan lezzet, onun yemesi ile zail olur ve zevali de mucib-i teessür olur. Fakat o semerenin şeceresi maruf ise, o semerenin zevalinden elem hasıl olmuyor, çünkü yerine gelen var.

   Ve aynı zamanda, teceddüt haddizatında bir lezzettir. Ve keza ruh-u beşeri en ziyade sıkan, ayrılmalardan neşet eden elemlerdir. Nur-u iman o elemleri teceddüd-ü emsal ve tahaddüs-ü visal ümidi ile izale eder.

   Beşinci Nokta: İnsan şu mevcudatta kendisine düşman ve ecnebi tevehhüm ettiği veya ölüler, yetimler gibi hayatsız, perişan vehmettiği şeyleri nur-u iman, ahbab ve kardeş sıfatı ile gösterir ve hayattar tesbihhan (tesbih eden) şeklinde irae eder. Yani gafletle bakan adam âlemin mevcudatını düşman gibi muzır telâkki ederek tevahhuş eder. Ve eşyayı ecnebiler gibi görür. Çünkü, dalâlet nazarında mazi ve istikbal zamanlarındaki eşya arasında uhuvvet, kardeşlik rabıtası ve bağlanış yoktur. Ancak zaman-ı hâlde eşya arasında küçük, cüz’î bir alâka olur. Binaenaleyh ehl-i dalâletin yekdiğerine olan uhuvvetleri binler senelik uzun bir zamanda bir dakika kadardır.

   Ve keza, iman nazarında bütün ecramı, hayattar ve birbirine ünsiyetli olduklarını görüyor. Ve her bir cirmin lisan-ı hâli ile Hâlikına tesbihat yapmakta olduğunu gösteriyor. İşte bu itibarla bütün ecramın kendilerine göre bir nevi hayat ve ruhları vardır. Binaenaleyh imanın şu görüşüne nazaran o ecramda dehşet, vahşet yoktur. Ünsiyet ve muhabbet vardır.

   Dalâlet nazarı, matlublarını tahsil etmekten âciz olan insanların sahipsiz, hâmisiz olduklarını telâkki eder ve hüzün, keder, aczlerinden dolayı ağlayan yetimler gibi zanneder. İman nazarı ise, canlı mahlûkata, ağlar yetimler gibi değil, ancak mükellef memur, muvazzaf zâkir ve tesbihhan ibad sıfatı ile bakar.

   Altıncı Nokta: Nur-u iman, dünya ve ahiret âlemlerini çeşit çeşit nimetlere mazhar iki sofra ile tasvir eder ki mü’min olan kimse iman eli ile ve zâhirî, batınî duyguları ile ve manevî, ruhî olan letaifi ile o sofralardan istifade ediyor. Dalâlet nazarında ise, zevilhayatın daire-i istifadesi küçülür, maddi lezzetlere münhasırdır. İman nazarında, semavat ve arzı ihata eden bir daire kadar tevessü eder. Evet, bir mü’min, güneşi kendi hanesinin damında asılmış bir lüküs; kameri bir idare lambası addedebilir. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226
Fihrist
Lügat