Kitaplar
İman ve Küfür Muvazeneleri

(Tılsım-ı kâinatı keşfeden Kur’an-ı Hakîmin

mühim bir tılsımını halleden Otuzuncu Sözden)

Birinci Maksad

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

   Şu ayetin büyük hazinesinden tek bir cevherine işaret edeceğiz. Şöyle ki: Gök, zemin, dağ, tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteaddit vücuhundan bir ferdi, bir vechi ene’dir. Evet, ene, zaman-ı Âdem den şimdiye kadar âlem-i insaniyetin etrafına dal budak salan nuranî bir şecere-i tûba ile müthiş bir şecere-i zakkumun çekirdeğidir. Şu azim hakikate girişmeden evvel, o hakikatin fehmini teshil edecek bir mukaddime beyan ederiz. Şöyle ki: Ene, künûz-u mahfiye olan esma-i ilâhiyenin anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlâkının dahi anahtarı olarak bir muamma-yı müşkilküşâdır, bir tılsım-ı hayretfezâdır. O ene, mahiyetinin bilinmesiyle, o garip muamma, o acip tılsım olan ene açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücubun künûzunu dahi açar. Şu meseleye dair, Şemme isminde bir risale-i Arabiyemde şöyle bahsetmişiz ki:

   Âlemin miftahı insanın elindedir ve nefsine takılmıştır. Kâinat kapıları zâhiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır. Cenâb-ı Hak, emanet cihetiyle, insana “ene” namında öyle bir miftah vermiş ki, âlemin bütün kapılarını açar. Ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş ki, Hallâk-ı kâinatın künûz-u mahfiyesini onun ile keşfeder. Fakat ene, kendisi de gayet muğlâk bir

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226
Fihrist
Lügat