Xodbîn: Kendini düşünen, kendi menfaatini ön plana çıkaran, bencil.
Xudabîn: Cenâb-ı Hakk’ı tanıyan, Allah’ı bilen; Hakk ve hakikatı gören.
Xulqtengiye: Musamahasızlık, tahammülsüzlük. Çabucak kızıp darılma
Ya: Evet
Yesax: Yasak
Yew tena: Bir tek, sadece bir
Zahîr: 1-Görünen, görünücü. 2-Açık, belli, meydanda. 3-Dış yüz, görünüş. 4-Elbette, şüphesiz, kuşkusuz. 5-Galiba, umulur ki. 6- Görünüşe göre, anlaşılan, meğer.
Zahîren: Görünüşte, görünüşe göre, meydanda olarak.
Zahîrî: Görünen, görünürdeki, görünüşteki.
Zelîl: 1-Zillete uğramış, hakir, aşağı tutulmuş, aşağılanmış. 2-Hor, alçak, adî, bayağı.
Zelzelezede: Depremzede, depremden zarar gören kimse
Zeqqum: 1-Zakkum ağacı, meyvesi acı olan bir cins ağaç, ağu ağacı. 2-Cehennemde yetişen bir ağaç. 3-Cehennemde yetişen ve acı meyvesi cehennemliklere yedirilecek olan bir ağaç.
Zergûn: Yeşil
Zergûn biyayîş: Filizlenme, yeşerme
Zikirxane: Zikir yeri, zikir yapılan yer.
Zikr: 1-Anma, anılma, adını anma, hatıra getirme, iyilikle anma. 2-Bildirme, bildirilme. 3-Allah’ın adlarını anarak dua etme, Allah’ı anma. 4-tas. Tesbih ile çeşitli şekillerde Esmâ-i Hüsnâyı söyleme, belli zamanlarda belli duaları belli miktarda ve belli şekilde okuma.
Zirar: 1-Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya kötü sonuç. 2-Kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. 3-Ziyan, kayıp, eksiklik. 4-Satış fiyatının maliyet fiyatının altına düşmesi.
Zirarin: Zararlı
Zorkanî: Zorla, zoraki.
Zulcelal: Celâl sahibi, büyüklük, izzet, heybet ve azamet sahibi Allah.
Zumrut: 1-Cam parlaklığında, güzel, yeşil renkte şeffaf bir süs taşı.
Zureyên: Yalancı