Eciznayîş: Bıktırma, usandırma
Ehlê dalalet: Dalâlet ehli; yoldan çıkanlar, azgın ve sapkın kimseler.
Ehmaq: Pek akılsız, sersem, budala, kalın kafalı, şaşkın, zekaca gelişmemiş.
Endehîna: Bu kadar
Erhamur-Rahîmên: Merhametlilerin en merhametlisi
Erînayox: Satın alan, alıcı
Erjaya (m): Değerli
Erşin: Yaklaşık 68 cm’ye eşit olan uzunluk ölçüsü.
Eşnawitiş: Duyma, işitme
Ewniyayene: Bakmak
Ewwil: İlk, birinci
Eynik: Ayna
‘Evd: 1-Kul, köle. 2-Allah tarafından yaradılmış olan, mahluk, insan.
Ezab: 1-Ceza. 2-Günahlara karşı ahirette çekilecek ceza. 3-Eziyet, işkence. 4-Büyük sıkıntı, şiddetli acı.
Ezîmuşşan: Şanı, büyük olan.
Fasiq: 1-Allah’ın emirlerine aykırı hareket eden, günahkâr. 2- Kötü huylu, kötülük yapmayı alışkanlık haline getiren kimse. 3-Sapkın, günah işleyen, fesatçı.
Fekenayîş: Birini beslemek, ağzına birşey koyma.
Fenbaz: Hileci, hilekar
Fîlozof: 1-Felsefe ile uğraşan, filozof. 2- Âlim, akıllı kimse. 3-Kaygısız, rahat yaşayan, kalender kimse.
Fîrar: 1-Kaçma, gizlice gitme. 2-Askerin bağlı bulunduğu birlikten izinsiz ayrılması. 3-İzinsiz veya nizamsız olarak ortadan kaybolma, savuşmak.
Fireh: Ferah
Fisq: 1-Hak yoldan veya hak yolundan çıkma, Allah’a karşı isyân etme. 2-Sefahate dalma. 3-Hâinlik. 4-Dinsizlik, ahlâksızlık.