Hem de şeriatla münasebet-i vehmiden başka irtibatı olmayan istibdat, o kadar zamanda o derece dahil ve hariç muhacemata karşı kendini muhafaza ettiğinden, şimdi şeriatın has abd-i memlûkü ve münasebet-i hakiki ile merbut olan meşrutiyet-i meşrua, bu kuvvet-i azime-i şer’iyeye isnad ve istimdad etmek zaruridir.
Sual: “Eğer Cemiyet-i Muhammediye siyasete karışır ise, hükümetin ruhu olan itaat muhtel olur.”
Elcevap: Evvelen: Cemiyetin hedef-i maksadı siyaset değil. Zira ekser mebusan, ulema ve muttakî olduklarından, siyaset ciheti onlara muhavveldir.
Saniyen: Hükümet, hükümet-i İslâmiye olduğundan, İttihad-ı Muhammedî’nin kanunnamesi olan evamir ve nevahi-i şer’iyeyi takip etmesi zaruridir. Şayet etmezler ise ikaz edilecektir. Lâkin tagallüb ve kuvvet ile icbar değildir. İhtar ediyorum ki: İttihad-ı Muhammedî dediğimiz cemiyet, bazı zevattan ibaret bir cemiyet değildir ki, o efradın tefrikiyle veya sû-i istimaliyle leke gelsin. Zira şemsin küçük bir misaline mâkes olan bir cam parçası kırılsa veyahud göz yummakla nehar leyle tahvil edilse, bütün aynalarda mütecelli olan ziya-i şems mürtefi olmadığı gibi; buradaki resmî cemiyet teferrük etse ve hasbe’z-zaman tebeddüle uğrasa, yine şems-i hakikat-ı İttihad-ı Muhammedî’nin tecelliyatına sekte getiremez. Zira İttihad-ı Muhammedî hakikaten her mü’mini muhittir. Lâkin bazı zevat-ı madûde, nısf-ı küre-i arzda kurulmuş o cesim fabrika-i İslâmiyet’in çarklarını temizlemek ve harekâtını tesri etmek için başkalarını davet ve istimdat ile hademe gibi hizmet ettirecektir, ki bunların en birincisi ulema ve meşâyih ve talebe ve hutebadırlar.
Sual: “Şimdiye kadar bu fikre neden teşebbüs olunmadı?”
Elcevap: Zaten istibdat herkesin şevkini kırıp, atalete sevkediyor idi.