Katre katre su müteferrik kalsa kuruyor, tecemmu etse bir havz-ı âb-ı hayat oluyor.
Bunu da ilâveten söylüyorum ki: Sırf maneviyat, atlamaya benzer; teavün-ü kuvvet tesirsizdir. Bin ve bir, ikisi bir; amma maneviyatın mebadisi maddiyattan olduğundan, büyük taşı kaldırmaya benzer teavün ve tedavül-ü efkâra muhtaçtır. Böyle makamlarda ﻟِﻠْﻜُﻞِّ ﺣُﻜْﻢٌ ﻟَﻴْﺲَ ﻟِﻜُﻞٍّ denilir. Avrupa, bu sırra ve sırr-ı taksim-i a’mâl esasına binaen o harikulâde terakkiyatı ve maarifi tesis eylemişler. Hem de efkâr-ı amme meşverette feveran etse, hâr u haşak makamında olan bazı akaid-ı bâtıla ve fırak-ı dâllenin bid’atları —ki, umum ehl-i İslâm’ı dağdar-ı teessüf etmiş— ve daha çok seyyiatın sahiplerinin taassup veya dikkatsizlikle hasıl olan cehl-i mürekkebin menşe-i galâtlarının beyanıyla izale ederek, sâfi ve berrak hakaik-ı İslâmiyeyi bütün efkâr ve kulûba icra ve isale edecektir.
ﻭَﺍﻟﺴَّﻠﺎَﻡُ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﻦِ ﺍﺗَّﺒَﻊَ ﺍﻟْﻬُﺪَﻯ
* * *
(Nutk-u sabıktaki “ihtiyarlığına bağışlamak” hatadır. Savabı, “ihtiyarsızlığına bağışlamak”tır.)
Molla Said-i Kürdî
* * *