Ben Kürd olduğum için Kürdlere dair bir-iki söz söyleyeceğim. Şöyle ki; bizim Kürdler maarifi kılıçlarının hutut-u cevherinden öğrenmişler. Maarif-i cedideden dört sebep için ürküyorlar:
Birincisi: Bazı mesail-i fenniye, bazı avamların takliden veya hataen akide ve hakikat ve İslâmiyet telâkki ettikleri bazı hikâyat ve teşbihat ve israiliyatın muhalefetidir.
İkincisi: Bazı ehl-i fen ve ehl-i mektebe nazar-ı sathî ve taklidî olarak zevahir-i dini tahsil ile bir akide-i tıflâneyi fünunlarda kesbettiği meleke-i feylesofaneye mukabele ve muhakeme etmekle, varta-i evham ve şükûka düştükleridir.
Üçüncüsü: Maden-i her-kemal bildikleri medarisin ahvaline muhalefet ve mübayenettir.
Dördüncüsü: Zahiren o fünunun bilâd-ı ecnebiyeden gelmesidir.
Bunun çaresi, şecaatlerini okşayan Hamidiye Alaylarının askerlik münasebetiyle mekâtibi medrese nam-ı me’lufuyla ulûm-u diniye ile beraber, fünun-u lazıme-i medeniyeyi Kürd ulemasının Kürdlerin istidadına göre tedris etmesidir ve Kürdistan’da medaris-i münderiseyi ihya ve onlarca en mühim olan talebe tayınatını Maarif ve Evkaf’tan vermektir.
Bu fikir, on beş sene hususi mesleğimdi; efkâr-ı umumiyeye arz ediyorum, tâ ki meslek-i umumi olsun, zira vakti gelmiş.
Molla Said-i Kürdî