Hem de kuvvet kanunda olsun. Yoksa istibdat münkasim olmuş olur. Kanunun kuvveti, mukanninin kuvvetiyledir. ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻘَﻮِﻯُّ ﺍﻟْﻤَﺘِﻴﻦُ
kanun-u ilâhideki kuvvet ve akaid-i hakka cihetiyledir ki, bir zaman-ı kasirde şark ve garbı adalete mazhar ve istilâ etti. Şeriatın büyüğüne itaat istibdadın gayrıdır. Zira şeriatta tefevvuk eden en büyük bir adama esaret-i nefsten tahallus ve hürriyet-i şer’iyeden tekemmül için hiss-i ihtiram ve muhabbetle itaat, hibr ve havf üzre müesses ve tenebbüh-ü efkâr cihetiyle şimdiki zamanda istidadı kalmayan istibdadın gayrıdır. Mesalik ve edillede ihtilâf, maksad ve neticede ittihaddır. Kuvve-i dafia ve cazibe gibi bir kıyasta bulunmalı, tâ muvazene bozulmasın. Sırf ittihad taklidi intac ediyor.
Hürriyet-i mutlakanın meydanı olan Kürdistan dağlarında büyümüş ve âdât u âdab ve nezaket namıyla hiçbir kayd altına girmemiş ve hürriyetini hiçbir şeye ve lezzete feda etmemiş ve hatta zaman-ı istibdatta hürriyetin ünvanı ve en müsait bir zemini olan divaneliği kabul etmiş ve âlem-i gaybtan gelen bir sada-yı manevî vicdanında tanin-endaz olarak kalbindeki İslâmiyeti tehyic ve gayretini temvic ederek bu hararetli hissiyatını aks-ı sadası gibi izhar eylemiş bir adamın asabiyetinden neşet eden ifrat ve tefritini onun hulûs-u niyetine ve ihtiyarlığına 1 bağışlamak mukteza-yı mürüvvet ve insaniyettir.
ﭘَﺲْ ﻛُﻨَﻢْ ﭼُﻮﻥْ ﺯِﻳﺮَ ﻛَﺎﻧْﺮَﺍ ﺍِﻥْ ﺑَﺲْ ﺍَﺳْﺖ ٭ ﺑَﺎﻧْﻚِ ﺩِﻩْ ﻛَﺮْﺩَﻡْ ﺍَﮔَﺮْ ﺩَﺭْﻛَﺲْ ﺍَﺳْﺖ
Yaşasın adalet-i ilâhî! Ebedî olsun şeriat-ı Ahmedi! Payidar olsun meşruta-i meşrua!