Hattâ adem-i niyet de niyet hükmünde olur,
zira asıl hâkimdir. Demek niyetin zıddı,
kat’an sübut bulmazsa, intac eder cihadı.
Hakiki bir şehadet! Zira vücub tezauf etse taayyün eder,
ihtiyarî niyetin tesiri de azalır; olmaz fiilin mesnedi.
Şu günahkâr millette birden bire onbinler,
veli olan şehidler etse inkişaf, zuhur;
az mükâfat değildir, küçük ihsan değildir.
Ger desen: Tehlikedir, tehlikeye atılmaz?
Derim: Tehlike odur, ondan biri olmazsa necatın ihtimali.
Halbuki değil biri, belki de yedi ihtimal-i zafer ihtimali.
Eğer desen: Evvelde bilirdik ki olmazdı,
bilerek bizi attı bazılar bu belâya? Ben derim:
Nasıl oldu ki harbin nihayeti nazarî kalmış idi,
harbdeki dâhilerin nazarında saklandı, dört sene mechul kaldı;
siz gibi acemiler bedaheten bildiniz?
Sakın o fikir dediğiniz tasavvur bir arzu olmasın!
El’iyazu billah o öyle olamazdı.
Şahısperest bir muhteris, bir garaz-ı şahsî ile
arzu-yu nefsanî bir fikir zannediyor, suretini giydirir.
Ger desen: Hata bizdendi, medenî olmalıyız.
Ben derim: Hatamız, hata-yı hasmın aksidir.
Gölge ile uğraşmak, asıl hasmın hücumunu,
hem dahi temerrüdü onunla teshil olur.
Hem de nasıl hâlettir? Pis bir çamura düşen, kendini aldatıyor.
Nefsini iğfal eder, güya çamur değildi, misk u anber diyerek,