ruh ile de beraber müteessir olsunlar, imtisal de etsinler.
Yoksa yalnız kanun, nizam namına olsa;
yalnız müteessir olur vehm-i insanî,
hem vehm-âlûd bir aklı müteessir ediyor. Vakta şerre meyletse;
onun vehmi düşünür hükümet cezasını, te’dibin kamçısını.
Yalnız ondan korkar, eğer tahakkuk etse;
tahkikdeki işkâli o vehmi teşci eder.
Yahut itab-ı nasdan utanır, çeker elini;
şayet tebeyyün etse. Tebeyyün her vakit olmaz, ona teselli verir.
Bu sır sebep olmuştur, içimizde adalet kaybetmiş hürmetini.
Şer’ namına olmayan adalet, çendan, mahza, öyle namaza benzer;
ya niyetsiz oluyor, ya kıblesiz oluyor, ya abdestsiz kılıyor o bâtıl namazını!
Mü’minin Mü’mine Karşı Vazifesi:
Büyüğe Hürmet, Küçüğe Merhamet, Müsaviye Muhabbet, Mürüvvettir
Tek bir cani yüzünden masumları muhtevi bir gemi batırılmaz.
Onun gibi, bir cani vasıf ve fiilin yüzünden
çok evsaf-ı masume muhtevi bir mümine adavet hiç edilmez.
Lâsiyyema sebeb-i muhabbet olan iman,
tevhid ve İslâm gibi evsaf-ı mükerreme,
Uhud Dağı gibidir. Adavetin sebebi olan hatalı şeyler,
çakıl taşları gibidir, o evsaf-ı mezmume.
Evet, çakıl taşlarını Uhud Dağı’ndan daha ağır telâkki etmek